T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yenilikçi siyaset, yeni kadro

Partileşme sürecinde epey mesafe aldıkları fark edilen Tayyip Erdoğan ve 'yenilikçi' arkadaşları, bir ekip tarafından hazırlanan parti programına son biçimini vermek üzere Afyon'da buluştular. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kapatılan Refah Partisi'yle (RP) ilgili kararının 'olumsuz' çıkması, Afyon buluşmasına olağanüstü önem kazandırıyor. Toplantıya katılanlar, dünya sistemine eklemlenmiş bir ülkede siyaset yaptıklarını şimdi daha iyi hissediyor olmalılar.

Anayasa Mahkemesi Türkiye'de temyizi bulunmayan bir yüksek mahkeme; aldığı kararlar herkesi bağlıyor. Ancak, RP ile ilgili gelişmenin hatırlattığı gibi, Anayasa Mahkemesi'nin yurt sınırları dışında bir temyiz mercii var: AİHM. Strasbourg'dan çıkan aleyhte kararlar yüzünden, Türkiye, milyonlarca dolar ceza ödemek zorunda kaldı bugüne kadar... Avrupa'da her ülkenin iç hukuku dış denetime açık; buna 'hukukta evrenselleşme', ya da 'küreselleşmenin hukuk boyutu' diyebiliriz.

RP ile ilgili karar, ülkelerdeki siyasi yapıların da bu yeni evrenselleşme eğiliminden etkileneceğini açığa vuruyor. Kararın bir tek yargıç farkıyla çıkmış olması gerçeği değiştirmez: Büyük Daire, AİHM 3. Dairesi'nin RP ile ilgili kararını bozmazsa, RP türü partilerin Avrupa sınırları içerisindeki herhangi bir ülkenin siyasi hayatında yer alması bundan böyle imkânsız. 'Çifte standart' yollu itirazlarımız, ya da dâvâcının savunma gevşekliği, bu kesin gerçeği değiştirmez. Gerçek, siyasi sistemin sınırlarının, Türkiye'nin içinde yer aldığı coğrafyada, RP türü bir partiyi dışarıda bırakacak biçimde çizildiğidir.

Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, bir hareket haline dönüşmeleri daha yakın bir zamanda gerçekleşmiş olsa da, RP'nin kapatılma süreci içerisinde, beraber oldukları siyasi kadro ve söyleminden rahatsızlık duymaya başlamışlardı. Bugünkü keskin yol ayrımı, aslında, Erdoğan ve arkadaşlarının zihniyet dünyasında, RP'nin kapatılmasından önce filizlenmiş ayrışmanın bir sonucudur.

Kamuoyuna açıklanmış niyetlerini doğru okuyabiliyorsak, 'yenilikçiler', RP türü bir parti arayışı içerisinde değiller. Tayyip Erdoğan'ın, bugünün sıcak ortamından çok önce, bazılarının dillerine pelesenk ettikleri suçlamaya cevap olarak, "Dinci siyaset yanlıştır" dediği biliniyor. "Din adına siyaset" dindar bir kimliğe sahip siyasetçi için esasen taşınamayacak kadar ağır bir yanlışlıktı; "Dindarların siyaseti" için ise, bugünün dünyasında, her zaman bir alan olacaktır. Anayasa Mahkemesi ile onu destekleyen AİHM'nin kararları dikkatle okunduğunda, 'yenilikçi siyasetin' bilinen tercihlerinin dışlanmadığı görülüyor.

Siyaset yalnız başına yapılan bir uğraş değildir; bu bakımdan, hazırlanan program taslağı üzerinde son rötuşları yapmak için biraraya gelen 'yenilikçi çekirdek kadro', toplumla büyük kucaklaşmayı getirecek 'çevre kadro' ile buluşmasını da çabuklaştırmak zorunda. Tayyip Erdoğan adı etrafında yumaklaşan destek, bir çok 'şart' ile irtibatlıdır; her "Parti kursun, oyum Tayyip Erdoğan'ın" diyen kişinin zihninde birden fazla şart cümleciği bulunduğu muhakkak, ama hepsinde ortak şart, "Sağlam ve etkileyici bir kadro" dileğidir. İnsanlar, yeni oluşumdan, ekonomide, sosyal hayatta, üniversitelerde, iş dünyasında, göz dolduran, başarılarıyla adlarını duyurmuş kişiler ve parti bağlarına yüz çevirmeye hazır siyasilerle yola çıkmasını bekliyor...

Türkiye'nin özgün şartları da bu beklentiye cevap vermeyi kolaylaştırıyor. Toplumun mümkün olduğunca en geniş temsilini çatısı altında gerçekleştirmeyi hedefleyen bir siyasi partileşme, bundan önce hiçbir dönemde, bugünkü kadar mümkün değildi. Turgut Özal 'dört eğilimli' ANAP'ını kurarken bile... Şartların önlerine getirip koyduğu fırsatı, ancak tarih bilinci ve görev misyonu olmayan insanlar ıskalayabilir... "Yenilikçiler ne kadar yeni?", "Tayyip Erdoğan Necmettin Erbakan'dan ne kadar farklı?" ve benzeri soruların sorulmasını anlamsız kılacak bir kadro hareketine dönüşmeye ihtiyacı var 'yenilikçiler'in...

Biraraya gelmiş o kadar 'eski Faziletli', Afyon'da program üzerinde çalışırken, biraz da toplumun rağbetini büyütecek ve ilk seçimde -hatta seçimden önce- iktidarı mümkün kılacak 'yeni sima' arayışına da girmeli. Yoksa 'yenilikçiler', şimdiye kadar adları duyulan 'eski simalar'dan mı ibaret kalacak?

'Yenilikçi hareket'in hızını kesecek tek engel, kadrosuyla kamuoyu önüne çıktığında yaşatacağı hayal kırıklığıdır...

İZİN: Ara sıra da olsa zihni dinlendirmek gerektiğine inananlardanım. Üç yıla yakın bir süredir aralıksız yazdığımı fark edince kendime biraz teneffüs arası vermenin uygun olacağını düşündüm. Merak etmeyin, kısa süre sonra yine buluşacağız. FK.


2 Ağustos 2001
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED