T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Misyoner faaliyetleri ve MGK

Bir süredir "Türkiye'de Hristiyan misyonerliği" konusu gündemde. Ateşli tartışmalara sahne olan TV programları yapılıyor, konu bir alarm niteliğinde kamuoyuna sunuluyor.

Son gelişme, MGK'nın Aralık toplantısı gündeminde konunun ele alınacağı haberi oldu. Sabah'ta Mehmet ÇETİNGÜLEÇ imzası ve "Misyoner alarmı" başlığı le sunulan haberi buraya aynen almak istiyorum:

"MGK'nın Aralık toplantısının gündemine misyonerlik faaliyetleri de alındı. MGK için hazırlanan raporda misyonerlerin bölücü amaçları olduğu uyarısı yer aldı.

Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya'daki Türk cumhuriyetlerinde yoğunlaşan misyonerlik faaliyetleri Milli Güvenlik Kurulu'nun Aralık ayı toplantısı gündemine alındı. MGK için hazırlanan raporda, asıl amacının; bir din propagandası yapmaktan öte "Türkiye'yi bölmek" olduğu vurgulanan misyonerlik faaliyetleri karşısında gereken tedbirlerin alınamadığı, yasaların bu faaliyetleri önlemede yetersiz kaldığı vurgulandı. MGK'ya sunulacak bilgilere göre, Türkiye'de misyonerlik faaliyetleri, birçok ülkede faaliyette bulunan Ermeni Toprakları Merkezi, Avrupa Kiliseler Birliği, Ortodoks Kiliseler Birliği, Dünya Kiliseler Birliği üyesi kişiler tarafından sürdürülüyor. Son zamanlarda misyonerlik faaliyetlerinde Türklerin sempatisini kazanmış oldukları için Güney Kore vatandaşlarının da kullanılmaya başlandığına işaret ediliyor. Raporda, misyonerlik faaliyetlerinin Karadeniz'de Pontus, Güneydoğu'da Yezidilik, Keldanilik ve Hıristiyan Kürtler, Doğu Anadolu'da Ermenilik, Ege ve İstanbul'da ise Hıristiyanlığın eski toprakları şeklinde gündeme geldiği açıklanıyor."

Haberin "Neler yapıyorlar?" başlığı altındaki bölümünde de şunlar yer alıyor: "Raporda Türkiye'deki misyonerlik kuruluşlarının şüphe çeken faaliyetleri şöyle sıralandı:

* Son üç yılda ücretsiz olarak dağıtılan İncil sayısı sekiz milyonu buldu. Bu kadar İncil'i dağıtmak büyük bir maddi güç gerektirdiği halde, misyonerlik yapan kuruluşların gelir kaynakları ve verdikleri vergi miktarı bilinmiyor.

* Mİsyonerler İstanbul'da bazı radyo istasyonlarından Türkçe olarak Hıristiyanlık propagandası yapıyor. Bazı kitabevlerinin de bizzat sahibi durumunda. Bu yayınevleri bölücü nitelikli Türkiye haritaları yayınladıkları halde haklarında herhangi bir işlem yapılmıyor.

* Kiliseler aracılığıyla dağıtılan yayınlar arasında bulunan "Kapsam" adlı aylık gazetede İslamiyet aleyhinde iddialara yer veriliyor.

* Son bir yıl içinde sadece İstanbul'da 19 kilise açıldı. Üstelik bu kiliselerin açıldığı yerlerde Hıristiyan vatandaşlar yaşamıyor.

* Propaganda faaliyetlerini özellikle lise son sınıf ve üniversite öğrencileri üzerinde yoğunlaştırıyor. Maddi gücü olmayan vatandaşlar da iş ve para vaadiyle Hıristiyan yapılıyor.

* Mİsyonerler, müslüman ülkelerdeki her sorunu da "fırsat" olarak kullanıp taraftar kazanmaya çalışıyor. Örneğin "Kürtler" misyonerlerin hedef kitleleri arasında yeralıyor."

Olayın böyle bir mahiyet kazanması oldukça önemli.

"Hristiyan Misyonerliği" daha çok "Dindar Müslümanlar"ı ilgilendiren bir konu olarak görülür ve ilk telaşlanması gereken kesimin onlar olması gerektiği düşünülür. Ne de olsa olayın kimlik değişimini ilgilendiren bir yönü vardır ve Türkiye'de herhangi bir insanın İslâm'dan başka bir dine geçmesi, önemsenmesi gereken bir hadisedir. Müslüman böyle bir durumda öncelikle "Gerçekten bir insan neden din değiştirir?" sorusunu sorar ve mukabil çarelerini aramaya yönelir. Bu çağda bir mesajın herhangi bir topluma ulaşmasının önüne herhangi bir engel koymak mümkün olmadığına göre birebir ilişki içinde Hristiyan misyonerliği kadar, küresel mesajları da dikkate almak gerektiği, Müslümanın bilmesi gereken bir konudur. Önemli bir konudur.

Ancak Türkiye'de gündeme gelen olayın, kimlik değişiminin çok ötesinde bir "güvenlik meselesi" niteliği kazandığı ortadadır. Ya da şöyle: Türkiye'de bir insanın Müslüman oluşu veya bir başka dine geçişi, kimlik meselesi kadar bu ülkenin güvenliği ile de ilgili bir konudur.

Onun için konunun MGK gündemine alınması anlamlıdır ve doğrudur.

Eğer bu yaklaşım anlamlı ve doğru ise, Türkiye nüfusunun İslâm'ı idrak tarzı da bunun kadar hayati nitelik taşımaktadır.

Misyonerlik faaliyetinin MGK gündemine alınmasının altında, bu işin, Türkiye'ye ve İslâm coğrafyasına yönelik tarihî bir hesaplaşma, bir "Şark meselesi sendromu" ile ilgili bulunduğu kaygısı gözlenmektedir. Sanki "Hristiyan dünyanın Anadolu'nun İslâmlaşması, İstanbul'un Müslüman Türkler'in eline geçmesi ile ilgili ukdesi sürüyor" yargısı, Türk devlet hafızası içinde derinden akan bir kanaattir ve o formatı hatırlatan her hadisede ete kemiğe bürünmektedir. "İstanbul'da, üstelik hiçbir Hristiyanın bulunmadığı semtlerde 19 kilise" tesbiti eğer gerçeği yansıtıyorsa, tam da bu kuşkulaarı besleyecek bir vakıadır.

Eğer Türk devlet bilincinde böyle bir kimlik duyarlılığı varsa -ki olması kaçınılmazdır- o zaman toplumun islâmî kimliğinin korunması duyarlılığı da önemsenmesi gereken bir konu olmak gerekir. Çünkü islâmî hüviyet, itiraf edilsin edilmesin, bir noktada Türkiye'nin güvenlik zırhı gibi algılanmaktadır. Bu sebeple, "Hristiyanlaştırılmak" bir tehdit olarak değerlendiriliyorsa, islâmî kimliğin bir biçimde zayıflatılması girişimleri de önemsenmelidir. Çünkü Hristiyanlaştırma, ancak Müslümanlığı zayıflatılmış toplum kesimlerinde etkili olabilecek bir girişimdir. Bu çerçevede, "din eğitimi"nin kimi bildik süreçlerde devlet eliyle azaltılması konusu da, doğuracağı tehlikeler yeterince değerlendirilmemiş bir konu olmalıdır. Ortaya, islâmî kimliğini yeterince özümsememiş gençlerin para gibi, cinsel objeler gibi değişik saiklerle Hristiyan misyonerlerinin tuzağına düşmesi tehlikesi çıkmışsa, gençlerin bu sonuca sürüklenmesinin sebepleri üzerinde düşünmek gerektiği açıktır.

Açık olan bir şey daha var ki hiçbir şey göründüğü kadar basit değildir. Hele İslâm - Türkiye ilişkisi...


8 Aralık 2001
Cumartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED