![]() |
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() Afganistan'a Amerikan hava harekatı, 7 Ekim 2001 gecesi başladı. Bir ay sonra Taliban rejimi Afganistan başkenti Kabil'i tek kurşun atmadan, direnmesiz terketti. Tek bir Amerikan askeri Kabil'e ayak basmadı. Sovyet Kızılordusu'na karşı efsanevi 'Cihad'ı veren Mücahidin'in Tacik ağırlıklı birlikleri (Kuzey İttifakı) başkente girdi. Taliban, manevi ve etnik (Peştu) merkezi Kandehar'a çekildi. Kandehar'ın düşmesinin Kabil kadar kolay olmayacağı iddia edildi. Taliban yöneticileri, Kandehar yakınlarında yıllar süren gerilla savaşına başlayacaklarını ilan ettiler. Aradan bir ay daha geçti; hava harekatının üzerinden topu topu iki ay… 7 Aralık 2001'de Kandehar'ın teslim şartları görüşülüyor. Yani, Taliban'ın ve Taliban lideri Molla Muhammed Ömer'in 'teslim' şartları… Bu arada, biraraya gelmelerinin imkansız olduğu iddia edilen ve biraraya gelseler bile uzlaşamayacakları öne sürülen Afgan fraksiyonlarının Bonn toplantısından uzlaşma çıktı. Kandehar civarında Taliban'a karşı savaşmakta olan eski Mücahidin komutanlarından, Peştu aşiretlerinden birinin lideri Hamid Karzai başkanlığında bir 'geçici hükümet' kurulması üzerindeki anlaşma Alman Başbakanı Gerhard Schröder, Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ve BM Afganistan Özel Temsilcisi, Cezayirli devlet adamı Lakhdar İbrahimi'nin huzurlarında törenle imzalandı. Şimdi dönüp sormanın zamanıdır: 1. Amerika'nın 11 Eylül saldırıları üzerine El Kaide'yi sorumlu tutup, bu şebekeyi barındıran Afganistan'daki Taliban rejimi üzerine harekete geçmesi 'intikamcılık'tır ve yanlıştır. 2. Eğer, Amerika, Taliban'a karşı savaşa girişirse Afganistan 'Amerika'nın mezarı' olacaktır. Amerika, Afganistan bataklığına saplanacaktır. 3. Amerika, Afganistan'ın masum halkının üzerine bomba yağdırmaktadır. Taliban, Amerika'ya boyun eğmemekte ve eğmeyecektir. 4. Afganistan'daki Amerikan hava harekatı devam ettikçe ve hele harekatın Ramazan ayında sürmesi halinde İslam Dünyası'nda büyük karışıklıklar çıkacak ve İslam Dünyası, Amerika'nın karşısına dikilecektir. 5. Kabil'den Taliban'ın çekilmesi, bir 'taktik geri çekilme'dir. Taliban, Kandehar çevresine çekilecek ve uzun süreli gerilla savaşına girişecektir. 6. Molla Muhammed Ömer ve Taliban, Kandehar'ı son nefeslerine kadar savunacaklar ve 'şehadet'i tercih edeceklerdir. Bütün bunlar yazıldı, çizildi. Bütün bunlar için -derin düşünceler değilse de- bir hayli mürekkep harcandı. Ve, evet şimdi dönüp soruyoruz: Ne oldu? Zira, bu söylediklerinizin, bu yazdıklarınızın hiçbiri -evet, hiçbiri- doğru çıkmadı. Arka arkaya bu kadar yalan-yanlış beyan ve slogan üretmek ve iki ay içinde gelişmeler ve sonuçları tarafından yalanlanmak için, nerede 'hata' yaptınız; daha önce yapmadığınız bir şeyi yapmak yani durup düşünmek zorundasınız. 'Dünyalı' olan, 'gerçekler'e gözünü kapamayan ve paslanmış ideolojilerin efsunladığı bir 'hayal alemi'nde yaşamayan, bilgiden, tecrübeden, düşünceden nasibini alan herkes 'sonuç'un böyle olacağını kestirebilirdi. Son 10 yılın 'savaş tarzı' Afganistan'da sonucun böyle olacağının en çarpıcı ipucuydu. 1991'de Saddam Hüseyin rejiminin ordusu böyle çökertildi. 1995'te Saraybosna'yı yaklaşık 1200 gün kuşatmada tutarak ölüm yağdıran ve Bosna Müslümanlarına yönelik soykırıma kalkışan Ratko Mladiç'in Sırp çetecileri ve ordusu ile Radovan Karaciç'in ırkçı rejimi böyle tepelendi. 1999'da Kosova'da Müslüman Arnavut tehciri ve katliamına girişen Slobodan Miloşeviç'in ordusu ve rejimi, üç ay süren bir hava harekatı sonucunda böyle ezildi. Aynı yöntem, Afganistan'da Taliban için iki ay sürdü. Afganistan'da işin bundan sonrası, işin kaynağına dönmek. Yani, Usame bin Laden'in ve El Kaide'nin tasfiyesi. Niçin bir 'çıkış'ı olmadığını The Times'da bir süre önce yer alan şu satırlardan izleyelim: "Usame bin Laden'in hedefleri İslami kitleleri radikalleştirmek ve İslam'ın büyük düşmanı olarak gördüğü Amerika'nın iradesini zayıflatmaktı. İkiz kulelere terör saldırıları Amerikan kamuoyunu korkutmak ve Amerika'yı kendi (Usame) seçtiği sahada Afganistan'da savaşa çekmekti. Her iki hesabı da yanlış çıktı. Amerika'yı bilen herkesin öngörebileceği gibi, öne çıkan tepki… öfke ve kararlılık oldu. İkiz kulelere saldırı Amerika'nın tüm dikkatinin toplanmasına neden oldu, uyuyan devi uyandırdı. Bu, Bin Laden'in ilk yanlış hesabıydı. Afganistan'a ilişkin olarak da yanlış yaptı ki, bunun özürü daha az çünkü orası yaşadığı ve çalıştığı ülkeydi. Taliban'ın ve kendi El Kaide grubunun Afgan halkı tarafından sevilmediğini göremedi. İktidar dönemleri keyfi ve vahşiydi ve sadece yoksulluk ve açlık getirmişti. Dolayısıyla, Usame bin Laden herşeyde yanlış yaptı. Amerika konusunda yanlış hesap yaptı. Afganistan'a ilişkin hesabı yanlıştı, büyük güçler konusunda yanlışa düştü, İslam ülkeleri konusunda yanlıştı. Amerikan ateşgücü hakkında çok büyük hesap hatası yaptı." Afganistan'da gelinen nokta bakımından 'üzülme'nin anlamı yok. Niçin mi? Yazıyı izleyelim: "Bin Laden gittiği vakit, İslam, dünya için bir sorun ve bir şans olarak kalmaya devam edecektir. Büyük İslami güçlerle yeni bir dostluk aranacaktır. İslam olmaksızın küreselleşmenin anlamı yoktur." Bunu şu sırada Türkiye'nin -tüm yönetim ve önderlik zaaflarına rağmen- artan uluslararası profilinde bile görmek mümkün. Kendilerini 'solcu' olarak niteleyen kimilerinden, 'İslami duyarlılığa sahip' kimilerine uzanan muhataplarına: Nerede ve niçin yanlış yaptınız; düşünün ve dersler çıkarın.
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |