T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İlim ve Felsefe mirasımız nasıl katlediliyor? (II)

Geçen hafta Sultanahmet Camii'nin avlusunda düzenlenen geleneksel kitap fuarından İmam Gazâlî'nin Mekâsıd'ul-Felâsife adlı eserinin Türkçe çevirisini aldım. Üzerindeki "Felsenin Temel İlkeleri" gibi Marksizmi amelelere öğretmek amacıyla yazılmış bir kitaptan (!) mülhem başlık fevkalâde rahatsız ediciyse de bunu pek önemsemedim; zira bizimkilerin böylesi hafifliklere başvurmaları ne yazık ki artık bilinen bir teknik halini almıştı.

Vadi Yayınları'nın neşrettiği çeviri, Süleyman Dünya'nın 1961 tarihli neşrinden hareketle yapılmış (Ankara, Eylül-2001)... Mütercimi ise Cemaleddin Erdemci... Alparslan Açıkgenç de bir sunuş yazmış ve sanırım bu sunuşu da çeviriyi okumadan kaleme almış... (Hüsn-i zannım o ki Sayın Açıkgenç, bu çeviriyi okusaydı, Mekâsıd'ul-Felâsife gibi bir eser-i muhalledi katleden mütercimin "ilim hayatımıza katkısından" söz etmeye dili varmazdı.)

Felsefî eserleri tercüme etmek ciddi bir iştir. Klasik felsefî eserleri tercüme etmek ise hiç kuşkusuz çok daha ciddi bir iştir. Çünkü mesele, mücerred lisan bilmek, Arapça'ya ya da Türkçe'ye vâkıf olup olmamak meselesi değil, bilakis tercüme edilen eserin muhtevasına vâkıf olup olmamak meselesidir. Binaenaleyh Mekâsıd gibi, Tehâfüt gibi İslâm düşünce mirasının temel metinleri üzerinde, heveskâr talebelerin -esasen akademisyen bile olsalar- hadlerini bilip kalem oynatmaya cüret etmemeleri icab eder; yok eğer bir kere cüret etmişlerse, o zaman da böylesi bir cesaretin hakkının verildiğini gösterecek bir gayreti ortaya koymaları; hatta okurlarına "Aferin erbab-ı aşkın bâzusuna!" dedirtmeleri lâzım gelir.

Kitapta, mütercim Cemaleddin Erdemci hakkında herhangibir bilgi yer almıyor. Bu nedenle ihtisas sahasını bilemiyorum. Girişte, kitabın İlahiyat ve Tabiat bölümlerinin Dr. Gürbüz Deniz, Mantık bölümünün ise Dr. İsmail Köz tarafından okunup düzeltmelerde bulunulduğuna işaret ediliyorsa da bu açıklamanın bu çeviri rezaletinin mesûllerinin sayısını artırmaktan başka bir işe yaramadığını düşünüyorum.

Fakat hiç değilse çeviri hakkındaki tedkiklerime istinaden şu kadarını tahmin etmeme müsaade edilsin ki mütercim böyle bir eseri değil tercüme etmek, okuyup anlamak için bile gerekli en basit bilgilerden mahrum biri olmalı... Çünkü metindeki felsefî ıstılahât ve tabirâtın büyük bir kısmı ya hiç anlaşılmamış ya da yanlış anlaşılmış... Doğru anlaşılmış olabileceği muhtemel bazı basit terim ve ibareler ise o kadar yanlış, o kadar çalakalem bir sûrette Türkçeleştirilmiş ki bu sefer onların da aslıyla bir alâkası kalmamış. Türkçeleştirilememişse de atlanıp geçilmiş...

Ülkemizin, mâzilerinden bîhaber şaşkın müstağriblerine öykünerek kullanılan dilin salt "uydurukça" olduğunu söylemek, "Bu, en nihayet bir tercih meselesi kardeşim!" türünden aptalca bir demogojiye kapı açabileceğinden, "hesabı verilmiş bir uydurukça"ya bile tahammül etmeye hazır bu fakirin, kitabın mütercimini "uydurukça"ya dahî rahmet okutmakla suçladığı iyi bilinmelidir. Çünkü "tercih", ne yaptığının idrakinde olanların işidir: Bense bu eseri katleden mütercimin -açıkça- ne yaptığını bile bilmediğini söylüyorum.

Size önce mütercimin felsefe bilgisini gösterir küçük bir örnek: - Teorik ilimler üçe ayrılırlar: 1) Metafizik (ilahî) veya ilk felsefe (el-felsefetu'l-ûlâ); 2) Matematik, aritmetik ve matematik ile aritmetik arasındaki ilim (el-ilm'ul-evsat); 3) Tabiat bilimi ve aşağı ilim (el-ilmu'l-edna). (s. 109)

Bu çeviriden ne anladığınızı bilemiyorum ama eserin orijinalinde nazarî ilimlerin esas itibariyle 1) Metafizik, 2) Matematik, 3) Fizik olmak üzere üçe ayrıldığı söylenip "Metafizik" için İlahiyat ve Felsefe-i Ulâ; "Matematik" için Riyaziyat, Talimiyat ve İlm-i Evsat; "Fizik" içinse Tabiat ve İlm-i Ednâ terimleri kullanılıyor.

"Fizik" için İlm-i Ednâ teriminin kullanılması, bu ilmin diğer iki ilme nisbetle en altta, "Matematik" için İlm-i Evsat teriminin kullanılmasının nedeni de onun ortada, yani Metafizik ile Fizik arasında yer almasından dolayıdır. (Matematik'in Riyaziyat veya Talimiyat kelimeleriyle adlandırılmasının nedeni bir bahs-i diğer olup Aritmetik'in burada zikredilmesi cehalet sebebiyledir.)

Bu kısa açıklamalardan sonra, lütfen şimdi geriye dönüp cüretkâr mütercimin çevirisine bir daha bakınız. VE sakın İlm-i İlahî'yi "Teoloji İlmi" (s. 112) diye çeviren mütercimin yüzünden hüccetimiz İmam Gazâlî hakkında suizanda bulunmayınız.

(Örneklere devam edeceğiz.)

Not: 11 Aralık 2001 Salı akşamı (saat: 22.00'de) Marmara FM'de -uzun bir aradan sonra- hem düşünce sorunlarımızı konuşmak, hem de hasret gidermek fırsatı bulacağız. Dostlara duyurulur.


8 Aralık 2001
Cumartesi
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED