T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Önkibar, Doğan, Türenç...

Şubat krizinden bugüne basın sektöründe işini kaybedenlerin sayısının 5 bine ulaştığı söyleniyor. Bunların içinde ne kadarının gazeteci olduğunu tam olarak ben de bilmiyorum. Fakat iyi bildiğim bir şey var: Basın sektöründe krizin mirizin etkilemediği bir gazeteci grubu var. Bu grup bulundukları yere o derece sağlam basıyorlar ki, kımıldatmanın imkânı yok! Ne ülkenin içine girdiği kriz, ne köşe ve ekran sahibi olunan bir gazete ve televizyon kanalının geçirdiği kriz, onları hiç etkilemiyor. Onlar için her zaman bir şeyler karalayacakları bir köşe veya laf edecekleri bir ekran daima hazır...

"Hadi örnekle bakalım anlattıklarını!" dediğinizi duyar gibiyim. Madem ısrar ediyorsunuz, alın size âlâsından bir örnek: Sabahattin Önkibar. Biliyorsunuz, bu gazeteci önceden Türkiye gazetesinde köşe. TGRT'de ise program sahibiydi. Sonra malûm olaylar yaşandı ve bu sefer kendisini Star'da bir köşe ve Star TV'de bir programda karşımızda bulduk.. Krizmiş mirizmiş aldırdığı yok; hatta belki de bugün, kriz öncesinden çok daha iyi bir durumda...

Önkibar'ın bir yazısını önüme koydum. Söz konusu yazı daha başlığından itibaren müthiş: "Heybeliada Ruhban Okulu Ortodokslar'ın harp okuludur" (!) Nasıl bir başlık ama! Bu yazının ilk cümlesi, yine yazarın elinden çıkma bir başka yazıya gönderide bulunarak başlıyor: 14 Kasım tarihinde yayınlanan "Heybeliada Ruhban Okulu isteminin perde arkası" başlıklı yazı. Bu yazı gözümden kaçtığı için, Star arşivine girip onu da çıkarttım. Ve böylece ortaya iki müthiş yazı çıkmış oldu. İnanın inanılır gibi değil... Bu iki yazı mutlaka özel olarak ele alınmalı ve yazarının hangi zihniyet ikliminde yaşadığı mutlaka incelenmeli.

Ancak bugün bu meseleye girmeyeceğiz; âcilen el atılması gereken başka iki konu olduğundan, bu meseleyi izninizle pazartesiye bırakıyorum. İstiyorum ki yerimiz geniş olsun ve bu yazının tadını canımızın çektiği gibi çıkaralım... Ama isterseniz, yazının ruhuna biraz vakıf olabilmeniz için belki küçük bir alıntı yapabiliriz: (Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi) Yurtiçinde tarihsel iddialarını sürdürmek amacıyla Hıristiyan vatandaşlarımızın yaşamadığı yerlerdeki kiliselere papaz tayin etmektedir."(!) Nasıl bir iddia ama, yazının "ruhunu" bayağı yansıtmıyor mu? Yani özetle, "papaz tayini"ni eğer Önkibar'a bırakacak olursanız, belli ki bu işi Diyanet İşleri Başkanlığı'na yaptıracak! (Devamı pazartesiye...)

Bugün değinmek istediğim ilk konu, RTÜK'ün "Salkım Hanımın Taneleri" adlı filmin TRT'de gösterilmesine ilişkin verdiği karar. RTÜK, önceki gün 5 saat süren toplantısı ardından TRT'ye ceza verilmemesini kararlaştırmış. Kararlaştırmış ama, toplantıya katılan 8 üyenin tamamı da filmin RTÜK Kanunu'na aykırı yönlerinin bulunduğu yönünde görüş belirtmiş. RTÜK, herşeye rağmen (bağrına taş basarak!) "ceza verirsek TRT'de sıkıntıya yol açar" gerekçesiyle sıkıntıya yol açmamış...

Toplantıda üyelerden birisinin "Bu roman da, senaryo da, film de büyük bir münasebetsizliktir" (!) dediği öğrenilmiş. Olup bitenin "münasebetsizlik" olarak nitelenmesini çok münasebetsizce bulduğumu söylemeliyim! RTÜK üyesi Mehmet Doğan'ın ise muhalefet gerekçesi kaleme aldığı söyleniyor. Doğan'ın gerekçesini Yeni Şafak'ta dikkatle okudum. Doğan, bu filmin özel bir televizyon kanalında yayınlansa mutlaka ceza alacağını, oysa gösterim TRT'de olduğu için bu yola gidilmediğini, ancak bu uygulamanın ortaya, RTÜK'ün özel yayın kuruluşları ile resmi yayın kuruluşları arasında fark gözetmesi gibi "adalet duygusunu" zedeleyici bir sonuç çıkardığını belirtiyor. Doğan ayrıca, "TRT, devlet kurumu olduğu için özel kurumlardan bazı konularda daha fazla hassasiyete sahip olmalıdır. (...) Filmin şöyle veya böyle olması bizi ilgilendirmiyor. Sinemalarda gösterilmesi de bizi ilgilendirmiyor. Ancak yayın kuruluşunun haber sonrası en çok izlenen saatte filmi halka sunması bizi ilgilendirir" diyor.

Şimdi sakin sakin düşünelim: Televizyonda "haber sonrası saatler"in, "herkes" tarafından çok izlenen saatler olması bakımından tabii ki özel bir yeri var. Ama unutmayın ki, bu saatlere konacak programlar seçilirken dikkat edilecek en önemli husus (özellikle de rayting kaygısı gütmeyen kamusal kanallar için) küçüklerin korunmasıdır. Küçüklerin yemek masasından kalkmadan karşılarına çıkabilecek şiddet ve cinsellik içeren ya da "esrarengiz" nitelikteki sahnelerden korunması için bu saatlerdeki programların seçimi için tabii ki daha titiz davranılır. Peki, hepsi iyi güzel de,"Salkım Hanımın Taneleri" bu özellikte bir film mi? Bana sorarsanız tam aksine, TRT bu filmi yayınlarken birkaç gün öncesinden başlayarak "küçükler"i ekran başına toplayacak çağrı bile yapmalıydı! "Küçükler" filmi izlesin ve iyice bellesinler ki, her sabah varlıklarını "armağan" ettikleri varlığın karnesinde kötü notlar da eksik değildir... Bu çerçevede, Doğan'ın TRT gibi "devlet kurumları"nı bu filmde olduğu gibi bazı konularda daha "hassas" davranmaya çağırmasına katılmak da mümkün değil. Burada da tam aksine, TRT gibi "devlet kurumları"nı tarihimizin problemli dönemlerini çok daha sık olarak ele alması için teşvik etmek gerekir. Nitekim Batı'da da, kâr amacı gütmeyen bu tür büyük "ekran dosyaları"nı hazırlayanlar "devlet televizyonları" değil midir?

Gelelim bugünün ikinci konusuna: Yerimiz çok azaldığı için, Hürriyet'ten Tufan Türenç'in pazartesi günü yapılacak olan İstanbul Üniversitesi rektör seçimine ilişkin kaleme aldığı "halkla ilişkiler" çalışmasından ancak bir iki cümle aktarabileceğim. Birkaç cümle ama bana sorarsanız çok anlamlı birkaç cümle: "Atatürkçü düşünceye, sosyal demokrat dünya görüşüne sahip olan Alemdaroğlu'na karşı değişik uçlara mensup kişilerin oluşturduğu cephe çok keskin (hatta belden aşağı) muhalefet yapıyor. Her türlü kampanyayı yürüten bu cephede kimler yok ki... Türban yanlısı dinciler, ikinci cumhuriyetçiler, etnik ayrımcılığı savunanlar..." (!)

Ne dersiniz; işi buraya vardırdıklarına göre seçimin şimdiden kaybedildiğine kendileri de kanaat mı getirdi acaba?


8 Aralık 2001
Cumartesi
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED