T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Taliban"da duygusallık...

Nerede ise, iki ayı dolduruyor, ABD ve müttefiklerinin, Afganistan saldırısı... Amma tünelin ucu gözüktü gibi...

Kuzey İttifakı'nın başı, Kabil'e gitmeyeceklerini söylüyor. İstedikleri gibi bir hükümet kurulamıyormuş! Puştilerin de böyle bir "itirazları" var.

Anlaşılan, Afganistan'da bundan sonra işler karmaşık bir hale gelip, ülkede gruplar çarpışa çarpışa emperyalizmin yerleşik düzene geçmesine yardımcı olacaklar.

Tıpkı, Başkanlar'da başımıza gelenler gibi..

İsterseniz, buna Rahmi Apak'ın "Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları"ndan yola çıkalım ve görelim, Balkanlar'da Müslüman, Hıristiyan, Arnavut, Boşnak, Sırp, Bulgar, Hırvat ve Romen nasıl insanları birbirine kırdırdılar:

"...Bükreş'e kadar üçüncü mevki bir bilet almıştım. Tren sabah erken kalkmıştı. Mevsim ilkbahar, bindiğim vagon genç Hırvat köy kızları ile tıklım tıklım doluydu. Gülüşüyorlar. Oynaşıyorlar. Türkü söylüyorlardı. Sonra birbirleriyle itişerek yanımdakiler kasten benim üzerime düşüyorlar. Rusça yardımı ile dillerini biraz anlıyorum. Avrupa'ya ilk geliyordum. Gençliğin bu neşesini köşemde tasalı ve gıbta ile seyrediyordum. Yanı başlarında, kendilerinden pek uzakta olmayan Osmanlı ülkesinde Bulgarlar'ın, Makedonya'da ve Batı Trakya'da seller gibi Türk kanı akıttıklarından, erkeklerden başka kadınlar ve çocukları da seçmeyerek bir milyona yakın Türk'ü boğazladıklarından haberleri bile yok. Benim aklım hep anamda, babamda, ve kız kardeşlerimde. Onlar Dedeağaç'ta basılmışlar, kalmışlar olacaklar. Acaba akibetleri ne halde? Etraftaki gençliğin neşesi karşısında gözlerim sulanıyor, derin endişelere dalıyorum." (sh. 85, TTKB, Ankara-1988)

Dedeağaç'ta, Rasim Ağa'ya, dört beş süngü indiriyorlar. Ayakta sendeleyip durmuş, yıkılırken "uf puf" demeden, ağzını açıp, avazı çıktığı kadar bağırmış:

"Vurun kahpe gavurlar vurun!"

Hancı Rasim Ağa, Ermeniler'in ihbarı ile, sokakta böyle boylu boyunca serilmişti.

Aynı şekilde altı yaşındaki Nuri, "Anacığım korkuyorum" diye bağırır, Bulgar askeri süngü ile sesini sindirir. "Genç bir Türk kadını" 2 çocuğunu alıp evin damına çıkar. Orada saklanır. Atla der Bulgar komitacısı, kadın da kiremit atar onlara... Onlar da şehid edilir.

"Beyaz keçe külahlı biri" karşılarına çıkıyor, kaçıyorlar:

Ta İstanbul'a kadar... Böyledir bu işler: Taliban için de!..


8 Aralık 2001
Cumartesi
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED