T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M
'Onların öyküsü' bizim öykümüz

Türkiye'de uzun yıllardır yaşanan başörtüsü açmazı, belgesel film oldu. Kahramanların kendi öykülerini oynadıkları film, mağduriyetin yaşam arzusuna dönüşümünü anlatıyor.

1980'lerden itibaren yaşanmaya başlayan, kamu kuruluşları ve üniversitelerde bir yönetmelik dayanak gösterilerek uygulanan başörtüsü yasağı, hayatın içinden tanıkların oyunculuğu ve belgelerle, belgeselleştirildi. Toplumun büyük bir kesimini etkileyen bu yasak için şimdiye kadar pekçok şey söylendi, kitaplar yazıldı, paneller düzenlendi. Kimi zaman gazetelerin gündem sayfalarında, 'eylemlere polis müdehalesi' haberi olarak yer aldı. Yapılanların az bir kısmı, yaşanılan ayıbı tarihe geçirebilmek amacındaydı. Şimdilerde bu amaca yönelik bir film projesi, yasağı ve sonrasındaki hayatı, kamuoyunun gözleri önüne sermeye hazırlanıyor. Dört ayda tamamlanan 'Onların Öyküsü' pek yakında ekranda gösterime girecek ve CD olarak raflardaki yerini alacak.

'Zulüm belgelenmeliydi'

Onların Öyküsü ismiyle çekilen belgesel çalışmasının asıl amacı, uzunca süredir ülkemizde yaşanan başörtüsü yasağı sebebiyle mağdur olan insanların bu mağduriyetlerini belgelemek. Bu hedefi yapımcı Ahmet Şişman "Günümüzde yaşanan İslam ile hakim güçler arasındaki çatışmalarda en önemli unsur, kadının çözülmesini sağlamaktır. Devam etmekte olan başörtüsü sorununun süreceğini düşünüyorum, bu zulmün belgelenmesi gereklidir, yaptığımız filmle bunu sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle de başörtüsünün siyasallaşma veya ideolojik amaçlı kullanılması yönündeki söylemlerin doğru olmadığını ortaya koyabilecek bir tarzı, kahramanların yaşam biçimleri ve tercihleriyle kendiliğinden ortaya çıkarmış olduk" sözleriyle açıklıyor.

Film, başörtüsü mağdurları arasından özenle seçilmiş on kişinin hikayesini anlatıyor. Kahramanların kendi yaşadıklarını, belgelere dayanarak anlattıkları filmde, çekim yapılan mekanlar, mağduriyetler, konuşmacıların düşünceleri hepsi kurgudan uzak. Yalın bir gerçekliğe dayandırılan yapıt, fotoğraf, resmi evrak gibi dökümanlarla yer yer güçlendirilmiş bir gerçeklik niteliğinde.

Dram değil mücadele

Başörtüsü sorunuyla karşılaşınca hayatları kararan insanları konu almıyor bu film. Aksine yaşama arzusunu anlatıyor. Filmin karakteristik yapısını sorduğumuz Şişman "Kahramanlarımız fikren ve psikolojik olarak kuvvetli insanlar, onların hayatlarından dram değil, kuvvetli bir yaşam arzusu çıkıyor. Ben onlara mağdur demiyorum çünkü karşılaştıkları şeyler onların hayatlarını zenginleştiriyor" diyor. Çekimlerde farklı meslek ve yaş gruplarından, 9 bayan 1 erkek mağdura yer verilen, dört kahramanın öyküsünün çekimi Viyana'da, diğer altısınınki Türkiye'de tamamlanan filmin, Avusturya'da yapılan çekimler sırasında herhangi bir engelleme yaşanmazken, Kadıköy İmam Hatip Lisesi'nde yapılan çekimlerde polis engeli ile karşılaşılmış.

Mağduru savunan mağdur oldu

Filmin kahramanları arasında dolaylı mağduriyetleri olanlar da yer alıyor.. Kanal 7 Televizyonu sabah programlarından hatırlayacağınız Av. Özlem Topal, başörtüsü mağdurlarını savunan bir avukat. Mağdurları savunurken mağduriyetini engelleyemiyor, çünkü ülkemizde hâlâ başörtülü avukatlar adliyelerde duruşmalara katılamıyorlar. Mağdurları savurken mağdur olan bir diğer isim Prof. Dr. Hayrettin Karaman. Başörtüsü meselesinin vuku bulduğu günlerde, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde görev yapmakta olan Karaman, bu olay nedeniyle erken emekli olan dolaylı bir başörtüsü mağduru.

Uzman ekip çekti

Filmin yönetmeni İshak Buhar, 10 yılı aşan mesleki tecrübesinde pek-çok belgesele ve belgesel metnine imza atmış bir yönetmen. Görüntü yönetmenliğini Ekrem Borazan ve yönetmen yardımcılığını Sema Nur Bektaş'ın üstlendiği belgeselin metinleri yönetmen Buhar imzasını taşıyor. Seslendirme ise Sacit Onan'a ait. Filmin festivallere katılabileceğini söyleyen Şişman, "Filmin sanatsal yönüne güveniyoruz, uzman bir ekiple çalıştık, filmin konusu üzerine yazılmış bazı notların fikri ve edebi değeri büyük olduğu kanaatindeyiz." diyor.

Yepyeni bir teknik

İshak Buhar, röportajlarda ilk defa kendisinin geliştirdiği bir çekim planı kullanmış. Bakış boşluğunu ve izleyici doğrudan kendisine hedef alan ölçeğin dışında bir plan şeklinde kurgulan film, 10 bölümden oluşuyor ve yaklaşık 105 dakika sürüyor, ayrıca her bölüm kendi içinde bir isme sahip. Mesela Hayrettin Karaman'ı anlatan bölümün ismi, "Bir Başörtüsü Malulü", görevinden uzaklaştırılan coğrafya öğretmeni Ayşe Banzaroğlu'nu anlatan bölümün adı "Coğrafyadan Vatana" ismini taşıyor.

Alanında öncü

Belgesel, alanında öncü bir girişim, işlenişinde ajitasyon ve tek yönlü ideolojik perspektiften sakınılarak hazırlanan bir çalışma. Film yoluyla toplumsal dikkati diri tutma ve yapılacak benzer çalışmalara öncülük etme özelliklerini taşıyan yapıt, bütünleştirici bir yaklaşımla meseleyi sahipleniyor. Çözüm getirmese de ilerisi için çözümü kolaylaştırıcı bir adım atıyor.

'Başörtüsü mağdurlarına farklı bakış'

Yönetmen Yardımcısı Sema Nur Bektaş, benzeri olmayan bir projede çalışmanın kendisini çok heyecanlandırdığını söylüyor: "Bugüne kadar okul kapılarında bağırıp çağırırken, ağlarken ya da polisle itişip kakışırken gördüğümüz başörtüsü mağdurlarını farklı bir şekilde ekrana taşımak istedik. Gördük ki insanlarımız başörtüsü takanlarla birarada yaşamalarına rağmen onları tanımıyorlardı. Kimse onlara sormamıştı, kim olduklarını, ne istediklerini, ne düşündüklerini, nasıl yaşadıklarını. İşte bunu öğrenmek için, olayın mağdurlarına mikrofonumuzu ve kameramızı yönelttik. " Belgeseller çeken gazeteci Kemal Öztürk ise belgesel için şunları söyledi: "Edebi güzellikle belgeseli birleştiren bir yapıt ortaya çıkarmış İshak Buhar. Hayatın ortaya yerinde süren başörtülü genç kızların hayatlarını anlatan, bizim gördüğümüz gürültüyle, polisle, karmaşayla, copla ilgili bir yapım değil, kızların günlük yaşantıları ile ilgili bir çalışma."

BAŞÖRTÜSÜ BELGESELİ İÇİN NE DEDİLER?

AHMET ŞİŞMAN (Yapımcı)
Başörtüsü ile çalıştıkları ya da okudukları için herhangi bir dönemde mağdur olmuş insanların hayatlarından kesitler içinde bu mağduriyetlerini vermeye çalıştık. Bunu yaparken bu insanların kendi iradeleriyle başörtüsünü tercih etmeleri ve başörtüsü ile engellendikten sonra hayatlarını normal dediğimiz şartlar içinde devam ettiriyor olmalarına dikkat ettik. Bu tür engellemeler olsa dahi hayatın devam ettiğini vurgulamaya çalıştık.

İSHAK BUHAR (Yönetmen)
Bu çalışma benim için mesleki bir çalışmanın ötesinde, meseleye düşünsel yaklaşımımın, şu an için gerekli gördüğüm bakış açısı önceliği niteliğindedir. Bazı şeyleri görsel ve estetik açıdan daha plastik bir biçime sokabilirdim.

Fakat özellikle böyle yalın, gerçekçi, göze batıcı, eksik ve hatta rahatsız edici olmasını istedim. Filmin asıl önemli yanı böyle bir işe ilk olmak kaydıyla cüret etmesidir. Bazı durumlarda bir işe girişmek onu başarmaktan daha önemlidir.

  • HALE KAPLAN ÖZ İSTANBUL

  •  
    Kerkük için bedel öderiz
    ABD'nin muhtemel Irak operasyonu öncesinde, Kerkük şehrini, Kürt Federasyonu'nun başkenti ilan eden Barzani ve Talabani'ye şiddetle karşı çıkan Iraklı Türkmenler, bugün 'Kerkük'e Yürüyüş' mitingi düzenliyor.
    Televole kültürü toplumu çürütüyor
    MİT, 'televole' türü programların toplumda büyük sorunlara yol açmaya başladığını belirtti. RTÜK Başkanı Fatih Karaca da ,"Yayın kuruluşları gerekeni yapmalıdır. RTÜK gerekirse bu tür programları kapatır" uyarısında bulundu.
    'Benden af dileyen yok mu...'
    Bu gece idrak edeceğimiz Berat Gecesi ile onbir ayın sutanı Ramazan'a bir adım daha yaklaşmış olacağız...
    Dalan: Eymür hayal âleminde yaşıyor
    Tarihî yıkımın fotoğrafları
    Kağıthane Belediyesi'nin hazırladığı "Kağıthane'de Geçmiş ve Bugün" isimli kitap, tarihî Sâdâbad'tan arta kalan kültürlerin fotoğraflarını gözler önüne seriyor.
    Beethowen dinleyen inekler iyi süt veriyor!..
    Klasik müzik ineklerde süt verimini artırmıyor ama, ineği rahatlatarak memede kalan sütün son damlasına kadar alınmasını sağlıyor.
    Yerli 'sniper' korkutuyor
    Ankara'da havalı tabanca kullanarak 7'si genç kız 1'i erkek 8 kişiyi yaralayan saldırganın ABD'deki suikastçıya özenen bir sapık olduğu anlaşıldı.
    DGM'ler, uzmanlık mahkemesi olacak
    Adalet Bakanı Aysel Çelikel, önümüzdeki dönemde DGM'lerin de, her ülkede olduğu gibi uzmanlık mahkemeleri haline getirilmesi gerektiğini söyledi. Çelikel, Bahçelievler'deki Adalet Bakanlığı Çok Amaçlı Eğitim Merkezi'ni açtı. Çelikel, daha sonra Çok Amaçlı Eğitim Merkezi'nin konferans salonunda düzenlenen, "AB'ye Uyum Kapsamında Yasalarda Yapılan Son Değişikliklerin Uygulamaya Yönelik Olarak Tartışılması" konulu sempozyumun açılış konuşmasını yaptı. İnsan ve birey önceliğinde, insan haklarının korunması için yapılan değişikliklerin, 1992 yılında CMUK değişikliğiyle başladığını dile getiren Çelikel, bu kanunun insan hakları bağlamında vatandaşlara büyük bir koruma getirdiğini anlattı. Bu değişikliklerin bir kısmının terör nedeniyle DGM'lerde uygulanamadığını, bugün gelinen noktada büyük ölçüde terörün üstesinden gelindiğini kaydeden Çelikel, "Önümüzdeki zamanlarda DGM'ler de, her ülkede olduğu gibi uzmanlık mahkemeleri haline getirilmelidir. Umuyorum ki, bu yakın bir tarihte olacaktır" dedi.
    Dünya barışı için söz verdiler
    Marmara Grubu Vakfı İnsan Hakları Platformu tarafından düzenlenen 'Dünya Yönetici Kadınlar Formu'nun son oturumuna katılan parlamenter kadınlar, dünya barışına katkı sağlama sözü verdiler. Türk parlamenterler adına söz alan Gönül Saray, Osmanlı'nın yüzyıllarca mazlumlara kucak açtığını belirterek, "Kadınların korkularından başka korkacakları bir şey bulunmadığını ortaya koymak için yapacakları etkinliklerle, dünyanın barışa ne kadar aç olduğunu ortaya koymalıdırlar" dedi.
    Erzurumlu kızlar dumanaltı...
    Yurt çapında yapılan bir araştırmaya göre, Konyalı kızların yalnızca yüzde 8.3'ü sigara içiyor, Erzurumlu kızlar ise yüzde 37.2'lik oranla tiryakilikte ilk sırada bulunuyor. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'nın, 12-21 yaş arası 601'i kız olmak üzere 1559 öğrenci üzerinde yaptığı "Gençlerdeki Sigara Kullanma Davranışında Anne-Baba Tutumunun ve Sosyokültürel Düzeyin Etkisi" konulu araştırmaya göre, Konyalı kızların yüzde 8.3'ü, erkeklerin ise yüzde 21.8'i sigara kullanıyor.
    20 Ekim 2002
    Pazar
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED