![]() |
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]()
ABD, bayağı zorlanıyor, Irak'a müdahale için... Bu yolda epey ilerleme de kaydetti. BM'yi bile dinlemek istemiyor... O kadar kararlı gözüküyor. Kuzey Irak'taki ayrılıkçı güçler de bundan cesaret alıyor, Türkiye'ye yükleniyor. Değil mi ki, Mesut Barzanî'nin, tarihin derinliklerine doğru akıp; "Türkiye Kuzey Irak'a müdahale eder, huduttan içeri girerse, Osmanlılar gibi, hezimete uğrar" yollu, boyunu aşan ve Irak Kürdistanı'nın akıbetini bir meçhüle doğru itekleyen birtakım konuşmalar yapması, bizi de son derece rahatsız eden bir çalkantıyı haber veriyor. Bulunduğu konumu, atalarının bu topraklarda ne tür entrika ve emperyalist aldatmacalara maruz kaldığını bilmiyor veya anlamak istemiyor herhalde... Barzanî kendini Babil Kulesi'nde değil de geminin "Babafingosu"na çıkmış bir "Zırtapoz" gibi görüp, öyle ahkâm kesiyor! Bir kerre, Osmanlı Irak'ta, hiçbir zaman "hezimet"e uğramış değil, ülkenin her karış toprağı gibi, oraları da Batı'nın sömürgeci emperyalistlerine karşı savunmuş, "müstevlileri" diğer vatan topraklarında olduğu gibi hezimete uğratmıştır. Bugünkü Türk ordusu da, aynı şeyi yapacak güçtedir. Fakat, Barzanî ne zaman unuttu, o 500.000 Kürt'ün, huduttan içeri girip, aç ve sefil, Türkiye'den yardım beklediği o el-avuç açma günlerini... O zaman nerede idi, Barzanî veya diğer Iraklı Kürt liderler? Bu durum bir yana, Barzanî'ye hatırlatmalıdır: ABD şu anda, bir "askerî vali" tayini için, Irak'ı berhava etmeye çalışıyor! Birinci Dünya Savaşı'nda da böyle olmuştu: Osmanlı'nın savaşa girmesinden hemen sonra (1915'de), İngilizler acele Basra'yı ele geçirip, kuzeye doğru ilerlemek isterler. Musul-Kerkük ve Diyarbakır istikametinde, Osmanlı'nın anayurduna yerleşmek istiyorlar. Osmanlı birlikleri, Basra'da tutunamadı. Kutu'l-Amare'ye çekildi. İleri harekata devam eden İngilizler, şehri aldılar ve General Tawnshend komutasında Bağdat'a yöneldiler. Bağdat'ta toplanan Türk kuvvetleri, Selma-i Pâk'da İngiliz ordusunu durdurdular. Tawnshend'i Dicle kıyısında kuşattılar. Kuşatma sonunda başta General Tawnshend olmak üzere İngiliz ordusu esir alındı. Ağustos 1916 tarihli "Harp Mecmuası"ndaki resimlerden, ayrıca beş generalin daha esir alındığı görülüyordu! Ve General Tawnshend, İstanbul'a gönderilip, Büyükada'da göz hapsine alınıyordu!.. Acaba, Bay Barzanî'nin bundan hiç mi haberi yoktur? Ve "Irak Seferim" adlı anıları ile General Tawnshend, o günleri şöyle anlatır: "Beş ay devam eden çetin ve şiddetli müdafaadan sonra,.. nihayet teslim olduk. Muhasaranın son zamanlarında günde açlıktan 20'den fazla asker telef oluyordu. Başkumandanlığın beni kurtaramayacağını anlayınca, Türkler'le müzakerelere girişmek için kumandanlıktan telsiz-telgrafla emir aldım ve teslim oldum." "Esir olmazdan evvel, kıtalarımın şerefli muamele göreceğine dair Türk başkumandanlığından yazılı bir vaad aldım. Ve askerlerimin ahval ve şartlarını ıslah etmek için İstanbul'da birçok faydalar temin ettim." (Tawnshend, 1918'e kadar İstanbul'a esir kaldı) "1918 Ekim'inde Türk kabinesi, kendi lehlerine mütareke şartları için İngilizler nezdine gitmekliğimi teklif etti. Bu kabul etmezden evvel derhal serbest bırakılmamı istedim. Bunu derhal kabul ettiler. Savaş alanında yapamadığımı, esarette yapmaya muvaffak olduğumdan dolayı sevinçliyim. Çünkü Türkler'i teslime ikna etmekle harbi birkaç ay kısalttım ve bu sayede binlerce hayat ve milyonlarca para kurtarılmış oldu." (Irak Seferim, Matbaa-yi Askeriye, 1337 (1921), sh: 5) Bundan dolayıdır ki, İngiliz kraliyeti, on "Sir" unvanını vermiştir. İşte bu adamları, Irak'ı, Irak Kürdistanı'nı korumak için esir alan "Türk ordusu" değil mi? Şimdi, o ordunun torunlarına karşı, Barzanî denen adam, akla ve mantığa sığmaz lâflar ediyor!.. Hiç olmazsa, İngiliz işgal kumandanı kadar "kadirşinas" olsa gam yemezdik! Yoksa, ABD'nin "Irak valisi" diye gönderdiği "Körfez kumandanı"nı tıpkı General Tawnshend gibi bir elim akibet bekliyor olmasın? Her neyse ki, bizim "derin devlet" bu işleri iyi bilir! Baksanıza, DEHAP'a seçime katılma izni verdiler. DEHAP, bu gidişle "Irak Kürdistan Demokrat Parti" veya "Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği"nin karşısında bir "hudut bekçisi" mi olacak? Bunu da göreceğiz ve Barzanî gibi kuru sıkı atanların bir an önce, "Kürtler'in liderliği"ni sağduyu ile yapacak kişilere beynelmilel sulh kongre düzenleyicileri intizar etmeleri gerekir! Çünkü, "Sevad-ı Irak, ta Hz. Ömer'den beri Müslümanlar'ındır ve oranın topraklarını sulayan iki nehir de, Anadolu'nun karlı dağlarından ana kaynağını alır!.. O sular aktıkça, içte sulh ve dışarda da "karşılıklı dostluk ilişkileri" sürüp gider, diyoruz!..
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |