FATMA DURMUŞ/İSTANBUL
NASA'nın açtığı yüksek rampalı füze ihalesi gibi fırsatları da bir Türk yatırımcı olarak değerlendirmek isteyen Yıldız'ın 10 milyon dolarlık yatırımı Dış Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan halen alamadığı 'izin' belgesine takıldı.

Demir tüccarı İsmail Yıldız 8 yıl önce 10 milyon dolar harcayarak Karabük'e yüksek mukavametli beton çeliği üretim tesisi kurdu. Amacı FBI, CIA, Beyaz Saray gibi binalarda kullanılan çeliğin Türkiye'de de üretilmesi ve depreme dayanıklı bina yapımında katkı sahibi olmaktı. Ayrıca NASA'nın açtığı yüksek rampalı füze ihalesi gibi fırsatları da bir Türk yatırımcı olarak değerlendirmek istiyor. Ancak Yıldız 8 yıldan beri bütün şartları yerine getirmesine rağmen Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan 'izin' belgesi alamıyor.

Önümüzdeki deprem, beni haklı çıkaracak

İç ve dış pıyasada bu belgeyi rahatlıkla alan firmaların tamamı ise Yıldız'ın ürettiği gibi değil birçoğu radyasyonlu hurda atıklarından demir üretiyor. "Binalarda kullanılan bu demirler son büyük depremde kağıt gibi ezildiler" diyen Yıldız piyasadaki diğer üreticilerin standartlarını yükseltmek ve daha kaliteli ürün sunmak zorunda kalacakları için yıllardır bürokratik engeller yoluyla kendisinin piyasaya girmesine engel olduklarını ifade etti. "Hiçbir üretici şu an için varolan düzenini bozup daha kaliteli üretime geçmenin bedelini ödemek istemiyor" diyen yıldız Yıldız, sonuçta kendi 10 milyon dolarından da vazgeçmiş. Ancak "Bir deprem daha olursa ayakta kalamayacak olan devlet binaları ve masum vatandaşların evleri yıkıldığında benim değerimi anlayacaklar" diyor. İsmail Yıldız'ın iş klasörü ürettiği ürünün ihracat için uygun olduğunu gösteren yüzlerce belge ile dolu. Bu belgeleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı uzman raporuna başvurmak adına istemiş. Raporların hepsi olumlu, hatta 'insan sağlığı açısından en uygun ürünün bu ürün' olduğunu ispatlamasına rağmen yine de Yıldız ihracat için gerekli belgeyi alamamış bugüne kadar. Bunun nedeninin ise piyasadaki diğer demir üreticilerinin bürokrasi üzerindeki baskısı olduğunu söylüyor.

İşi ABD'de öğrendi

1920'lerden itibaren Amerika Birleşik Devletleri'nde kullanılan Kullanılmış Demiryolu Rayı haddeleme teknolojisi geçen zaman içerisinde farklı uygulama alanlarına yönelik üretimler ile beraber; öncelikle yapı tasarımlarında sınır ihtiyaçların karşılanmasında önemli bir rol üstlenerek vazgeçilmezliğini kanıtladı. Bugün ABD'de yaklaşık 11 sanayi tesisi ve bu tesislerin biraraya gelerek oluşturdukları derneğin (Rail Steel Bar Assosiation) çalışmaları ile yaygın kabul görmüş bu teknoloji İsmail Yıldız Türkiye'ye getirmek istiyor. Sadece bu teknolojinin sunduğu stratejik ve güvenlik faydalarından istifade etmeği değil aynı zamanda Türkiye'nin içinde yer aldığı coğrafi bölgenin ciddi bir kullanılmış ray arzına sahip olması ve bu ekonomik değerin Türkiye'ye kazandırılmasını hedefliyor.

Pastayı yabancılara yediriyoruz!

Mukavemetli çelik üretilirken kullanılmış demiryolu rayı ve aks çeliği kullanılıyor. Üzerinde yıllar boyu tonlarca yük taşıyan demiryolu rayı gerçekte son derece kritik ve aşırı stresler altında istenilen performansı vermesi için tasarlanıp üretiliyor. Ulaşım sahasında oynadığı bu kritik rolden sonra Amerikan ve Kanada standart enstitülerinin ve muadili olan Türk Standardı TS 13026'nın onayıyla tekrar ekonomiye kazandırılıyor.Bina yapımlarında kullanılan bu çelik yapıların depreme dayanıklılıklarını arttırıyor. Türkiye ve içinde bulunduğu bölgenin çok yüksek kullanılmış demiryolu rayı potansiyeli olmasına rağmen bu alanda faaliyet gösteren yerli firma olmadığı için yabancı firmalar bölgedeki kullanılmış demiryolu raylarını toplayarak pastanın büyük kısmını yiyorlar.

Büyük prestij kaybı

Çektiği bu kadar sıkıntının yanısıra Türkiye'nin bu işten neler kaybettiğini de şu şekilde anlattı: "Sadece TSE tarafından ihdas edilen standardın neticelenmesinin üç buçuk yıl sürdüğünü ve süre içinde TSE tarafından oluşturulan 53 kişilik komisyonun sayısız test ve incelemeden üniversitelerden alınan sayısız görüş ve mütalaadan sonra bize TSE 13026 standartını verdiğini hatırlatmakta sanırım yarar vardır. Zira bu standart ihdas çalışması ile yaklaşık 2000 sayfaya varan standart raporu 53 kişilik standart hazırlama komisyonunun muvaffakati ile oluşturuldu. Lehimizde bu kadar delil rapor ve bakanlık görüşleri varken, nasıl oluyor da biz hâlâ geliştirdiği "Faydalı Model" ile patent başvurusu yapılmış 10 milyon dolarlık bir haddehane yatırımını 85 işçisi ile, devletimizin güzide bir kuruluşu olan ve KOBİ lerin önünü açması baklenen Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın İthalat Genel Müdürlüğünün kapısında dilenci haline getiriliyoruz.

187 milyon dolar kapasitemiz kayıp!

Henüz TOBB'dan kapasite raporu dahi alamadıklarını ifade eden Yıldız şunları söyledi: "Orada da rakip üreticilerin baskısı sayesinde bu raporu almamız engellenmekle cevap veremediğimiz onlarca ihracat talebi ile geçen sürede devletimiz sadece bizim potansiyel ihracatımızla 187 milyon doların üzerinde bir gelir kaybetmiştir. Parasal meblağın büyüklüğü yinede kaçırdığımız fırsatların değerini anlatamaz oysa ki; bu iznimizi alamamakla özellikle hem ülkemiz, hemde şirketimiz açısından bir prestij projesi olan NASA nın roket platformlarında talep edilen ve TS13026 nın karşılığı ASTM A996-M normlarındaki ürünümüz, böyle bir projede yer alma fırsatını kaçırmış olması bizleri ziyadesi ile üzmüş ve hırslandırmıştır."