AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Erdoğan'ın bakışı ve 'fitne-fücur' dili...

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın aydınlarla istişaresi ve Diyarbakır konuşması bağlamında yapılan tartışmalar ve yorumlar, toplumsal hafızada yeni bir "kaos" yaratmayı hedeflemiş gibi görünüyor. Özellikle, Erdroğan'ın kullandığı "Kürt sorunu" ve "demokratik cumhuriyet" kavramları üzerinden yapılan yorumları doğrusu insaf ölçüleriyle bağdaştırmak mümkün değil.

Gazete sayfalarında, televizyonlarda ve internetlerde dolaşıma sokulan "karşı yorumlar"ın hemen hepsinde hakim olan "kaos dili", kelimenin tam anlamıyla toplumda "fitne-fücur" üretmeye dönük. Bu konuda, bugünlerde internetlerde dolaşan bir yazıdan sözetmek istiyorum. Kenan Çamurcu'nun, "Erdoğan'a Biçilen Rol Türkiye'nin Gorbaçov'u Olmak mı?" yazısı...

Bu yazı bize, Başbakan Erdoğan'ın yaklaşımının meşruiyetini "Büyük Ortadoğu Projesi"nden aldığını söylüyor. Bu yazı bize, Erdoğan'ın "demokratik cumhuriyet" tanımının Öcalan'ın tezleriyle özdeşleştiğini anlatmaya çalışıyor. İnsaf yani, bu kadar da olmaz... Diyarbakır'da yaptığı konuşmada, "tek bayrak, tek millet" vurgusunu yapan bir Başbakan'ın sözlerini birtakım "küresel" dolayımlardan ve "etnik" labirentlerden geçirerek toplumun zihninde "kaos" doğurmaya yönelik sonuçlar üretmeye çalışmak doğrusu akıl alır gibi değil.

Şimdi gelin, Başbakan Erdoğan'ın tamamen cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması bağlamında söylediği, bu ülkede demokratik hakların ve özgürlüklerin daha da genişlemesine yönelik olarak kullandığı "demokratik cumhuriyet" tanımını, nasıl bir "fitne-fücur" algılaması içinde değerlendirdiğini görelim:

"Bu kavramı Öcalan'ın kullanmış olması itirazındaki alt düzeyi demagojik diyaloğun parçası sayarak devam edersek, Öcalan'ın kavramsallaştırdığı 'demokratik cumhuriyet' kavramının içinde bölgesel-uluslararası siyasetin yönelimine ilişkin ipuçları elbette vardır. 1923 cumhuriyetinin el yordamıyla da olsa yapmaya çalıştığı vatandaşlık bağına göndermeye karşın, 'demokratik cumhuriyet', 2000'li yılların hakim fikriyatı içinde neo-con zevatın, Ortadoğu'da ulus devletin karşısına etnik/kabilevi/dini siyasetler temelindeki siyasetleri ve bunun devlet organizasyonunu çıkardığının farkındadır. Şu halde Erdoğan'ın 'demokratik cumhuriyet'i, Kürt etnik siyasetine nefes aldırmaktan başka bir işe yaramayacaktır."

Oysa Başbakan Erdoğan'ın konuşması o kadar açık ki... Başbakan, bugüne kadar Güneydoğu'daki Kürt halkına karşı yapılan haksızlıkları dile getiriyor, artık devletin buralara daha demokratik bir perspektiften baktığını, demokratik açılımın bundan sonra daha da genişleyeceğini açıkça deklare ediyor. Ama aynı zamanda, "tek bayrak, tek millet" anlayışının dışında bir yapıya asla izin verilmeyeceğini söylüyor. İşin özeti bu...

Ama eğer, bütün bunlara rağmen birileri çıkıp, ısrarla zihinlerde "fitne" üretmeye çalışıyorsa, birilerinin kafalarında başka bir "arıza" var demektir. Bu "arıza"nın adı, "Kızılelma"dır, "ulusalcılık"tır... Çünkü bugün, Türkiye'nin 'demokratikleşme' rotasının önüne takoz koyan bu koalisyonlardır.

Kim ne derse desin, PKK terörünün, ülkeyi yeniden kanlı bir sürece sokmasından "rant" sağlamayı düşünenler Türkiye'nin dostları olamazlar. Bu ülkede, şu anda "acilen" tartışılması gereken, terörün başının İmralı'dan elini kolunu sallayarak nasıl "cinayet talimatları" verebildiğidir...


17 Ağustos 2005
Çarşamba
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED